13 Ocak 2015 Salı
MEHDİ-İ AZAM
Mehdi-i Azam meselesi ahir zamanın
en büyük hadiselerinden biridir. Özellikle Mehdi-i Azam diyorum. Çünkü mehdi
misal zatlar pek çokturlar ve önceden pek çok mehdi misal zatlar gelip
geçmişlerdir. Bu zatlar Ümmet-i Muhammed'in en sıkıntılı zamanlarında gelmişler,
dine sokulmaya çalışılan batıl fikirleri ve dinde olmayan bid'atleri ortaya
koyup izale etmişler ve milyonlarca Müslüman’ı irşad etmişler ve sırat-ı
müstakim yolunu göstermişlerdir. Bu zatların eserleri kütüphanelerimizde
mevcuttur. Bu yüzden böyle büyük zatları gören bir kısım insanlar "Mehdi
gelip geçmiştir" demişlerdir.
Günümüzde mehdi konusunda farklı
fikirler mevcuttur. Özellikle toplumun önünde bulunan hocalar ve âlimler bu
konuda farklı fikirlere sahiptirler. Kimileri "Mehdi gelecektir,
daha gelmemiştir" derken bir kısmı da "Gelmiş
geçmiştir" demektedirler. Hatta bir kısmı da "Mehdi
diye bir şey yoktur, bu uydurmadır" demektedirler.
O zaman mehdi konusunda
Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam ne demiş önce ona bakmalıyız.
(4086) "...Said bin el-Müseyyeb (r.a.)'den; şöyle demiştir:
Biz (mü'minlerin anası) Ümmü Seleme
(r.a.)'nın yanında idik. Bir ara Mehdi hakkında müzakere yaptık. Bunun
üzerine Ümmü Seleme (r.a.): Ben, Resulullah (s.a.v.)'den işittim, buyurdu ki:
Mehdi (kızım) Fatıma'nın veled (nesl) indendir." (Sünen-i İbni
Mace Kitabü-l'fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim:
Haydar Hatipoğlu, Bab: 34; s. 349)
(4087) "...Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir:
Ben, Resulullah (s.a.v.)'den
işittim, buyurdu ki: Biz Abdulmüttalib'in çocukları cennet halkının
büyükleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Ca'fer, Hasan Hüseyin ve Mehdi." (Sünen-i
İbni Mace Kitabü-l'fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10,
Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab: 34; s. 349)
4283...Ali (b. Ebi Tabil) (r.a.)'dan; Resulullah (s.a.v.)'in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir.
Dünyanın ömründen sadece bir gün
kalsa bile, Allah (c.c.) benim ehl-i beytimden bir adam gönderecektir. O
dünyayı, (daha önce) zulümle olduğu gibi, Adaletle dolduracaktır (Süneni
Ebu Davud Terceme ve şerhi cilt. 14, Şamil yayıncılık, K. el-Mehdi (35), s.
402)
246-..........: Ebu Hureyre (r.a.)’den: Resulullah
(s.a.v.): "Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği ve sizden
(birini) imam yaptığı zaman haliniz nasıl olacaktır?" buyurdu. (Sahih-i
Müslim ve Tercemesi, Mütercim: Mehmed Sofuoğlu, İrfan Yayınevi, İstanbul 1972,
c. 1, s. 208)
Ebu Said El-Hudri (r.a.) den rivayet edilmiştir; dedi ki:
"Peygamberimizden sonra bir hadise baş göstermesinden korktuk ve
Resulullah' (s.a.v.)a sorduk, buyurdu ki:
Ümmetimde Mehdi vardır; çıkacak ve
beş veya yedi veya dokuz -şübhe eden, ravilerden Zeydi'dir- yaşayacaktır."
Ebu Said diyor ki: "Bu müddet
nedir?" diye sorduk ve Rasul- i Ekrem "senedir!" buyurdu.
4283...Ali (b. Ebi Tabil) (r.a.)'dan; Resulullah (s.a.v.)'in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir.
Dünyanın ömründen sadece birgün
kalsa bile, Allah (c.c.) benim ehl-i beytimden bir adam
gönderecektir. O dünyayı, (daha önce) zulümle olduğu gibi, Adaletle
dolduracaktır (Süneni Ebu Davud Terceme ve şerhi cilt. 14, Şamil
yayıncılık, K. el-Mehdi (35), s. 402).
Görüldüğü üzere
peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam hiç şek ve şüpheye mahal
vermeyecek şekilde Mehdi'nin ahir zamanda geleceğini haber vermiştir.
Burada bir parantez açarsak;
Günümüzde güya dini hassasiyeti yüksek bir kısım şahıslar hadislere dil
uzatmaktalar ve kendi kafalarına uymayan yüz binlerce hadise "hadis
değildir" deme cesaretini göstermektedirler. Hâlbuki istikametli
olan büyük İslam alimleri ittifakla "Buhari ve Müslim'den bir
hadis okumak aynen peygamberimizden Aleyhissalatu Vesselam duymak
gibidir"demişlerdir. Buna rağmen günümüzde Buhari ve Müslim
hadislerine bile dil uzatanlar görülmektedir. Bu şahıslar en hafif tabirle çok
saftırlar veya bunların arkasında dini bozmak isteyen kişiler bulunmaktadır.
Zira hadisler olmadan, sünnetler bilinmeden din olmaz. Çünkü Ku’an’da namazın
nasıl kılınacağı, zekatın hangi maldan ne kadar verileceği gibi meseleler
yoktur. Onları peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam fiilen yaparak
göstermiştir. Dolayısıyla hadisleri dinlemezsen nasıl namaz kılacağını da
bilemezsin, hangi maldan ne kadar zekat vereceğini de.
İşte bu dini bozmak isteyenler
hadisleri yok saymak için ellerinden geleni yapmaktadırlar ki ortada din
kalmasın. Heyhat!.. Ümmet-i Muhammed'in gözleri açılmıştır ve böyle sapıklara
artık geçit yoktur.
Konumuza dönecek olursak kesin olan
şudur. Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam mehdinin geleceğini haber
vermiştir.Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam her ne ki haber
vermişse bu güne kadar olmuştur ve bundan sonraki zamanlar için de verdiği
haberler bir bir gerçekleşecektir.
Mehdi-iAzam geleceğine göre olay
nasıl cereyan edecektir?
Okuduğumuz kitaplardan ve günümüz
olaylarının gidişinden çıkardığımız sonuç şudur;
1. Mehdi meselesi dünya çapında
cereyan edecek ahir zamanın en büyük hadiselerinden biridir.
2. Mehdi dünyayı adaletle
dolduracağına göre, adaletle doldurmak ancak Kur'an'ın tatbiki ile mümkün
olacağından demek o zat dünya çapında Kur'an'ı tatbik edecektir.
3. Mehdi'den önce dünya zulüm ile
dolu olacağına göre demek Mehdi'den önce dünyada Kur'an tatbik edilmeyecektir.
4. Mehdi'den önce Kur'an'ın
tatbikini yasaklayacak ve dünyayı zulüm ile dolduracak kişiler Deccallerdir.
5. Demek Deccal
dönemi Mehdiden önce olacak ve Mehdi zamanında devam edecek ve İsa Aleyhisselam
zamanında Deccalın öldürülmesi ile Deccal dönemi bitecektir.
6. Mehdi'nin geliş zamanı Deccal
döneminin en şaşaalı olduğu, Kur'an'ın tatbikinin Mekke ve Medine şehirleri hariç
bütün dünyada yasaklandığı, nefsani bir hayatın bütün dünyada yaşandığı ve
Âlem-i İslam'ın ve müslümanların çaresiz kaldıkları bir zamanda olacaktır.
Mehdi bütün umutların kırıldığı bir zamanda çıkacaktır.
Mehdi-i Azam elbette sıradan bir
kişi olmayacaktır. O en büyük bir mürşid, en büyük bir müçtehid, en büyük bir
mehdi, kutbu azam, en büyük bir komutan ve halife-i arz olacaktır. Milyonlarca
insanı irşad edip hidayetlerine vesile olacak, günümüzde gelişen yeni olaylara
göre içtihadlar yapacak, büyük ihtimal dört büyük mezhebi birleştirecek ve
O'nun zamanında sahabe dönemi gibi bir dönem yaşanacaktır. O aynı zamanda en
büyük bir komutan ve devlet başkanı olacaktır.
Mehdi’nin
Çıkışı veya Zuhuru Nasıl Olacaktır?
Hadis-i şeriflere göre Mehdi'nin
çıkışı dünyanın zulüm ile dolduğu bir zamanda olacaktır. Buradan anladığımıza
göre Mehdi Deccal döneminin en şaşaalı olduğu, Âlem-i İslam'ın perişan bir
durumda olduğu ve Müslümanların da kurtuluş için bir umutlarının kalmadığı bir
zamanda olacaktır. En nihayet yaşanan büyük olaylar ve zulümlere karşı ehli
hamiyet feveran edecek ve onların başına Mehdi geçecektir. Önce kendisine
seyyidler tabi olacaktır. Mehdi'nin ilk ordusu seyyidlerden oluşacak, daha
sonra diğer Müslümanlar bu orduya katılacaktır.
Bu şekilde başlarında Mehdi olduğu
halde meydana gelen bu ordu İslam’ın bayrağını çekecek ve mehdi de halifeliğini
ilan edecektir. İlk icraat hemen hâkimiyet kurdukları bölgede Kur'an'ı tatbik
etmek olacaktır. Deccaller nasıl ki kendisinden önce dünya çapında Kur'an'ın
tatbikini yasakladılarsa Mehdi de Kur'an'ı tatbik edecek ve müslümanların
Allah'ın emir ve yasaklarına göre yaşamalarını emredecek ve onları buna
zorlayacaktır. Elbette bu durumda İslam’ın nurunu söndürmek isteyen ve
Kur'an'ın tatbikine karşı gelecek olanlar olacaktır. İşte Mehdi onlarla cihad
yapacaktır.
Öyleyse Mehdi de şu vasıflar
olacaktır.
1. Kendisi Seyyid olup halifeliğini
ilan edecek ve İslam bayrağını açacaktır.
2. Kendisine ilk olarak seyyidler
tabi olacak, yani ilk ordusu seyyidlerden oluşacaktır.
3. İslam ülkelerini bir bayrak
altında toplayacaktır.
4. Hâkimiyetini kurduğu
bölgelerde Kur'an'ı tatbik edecektir.
5. Kur'an'ın tatbikine karşı çıkan
kâfirler ile cihad yapacaktır. Yani Deccal döneminde terk edilen cihad yeniden
başlayacaktır.
Mehdinin yapacakları ana hatları
ile bunlardır. Şimdi geçmişe bu ölçüleri elimize alarak bakacağız.
Tarihe baktığımızda Âlem-i İslam'da
ve dünyada henüz böyle bir dönemin yaşanmadığı açıktır. Böyle bir zat
gelmediğine ve böyle bir dönem de yaşanmadığına göre demek ümmetin ahir zamanda
beklediği Mehdi-i Azam henüz gelmemiştir. Dolayısıyla "Mehdi
gelmiş geçmiştir"diyenler hem kendileri yanılmakta ve hem de
Müslümanları yanıltmaktadırlar.
Ümmet-i Muhammed'in bir tek umudu kalmıştır; o da mehdidir."Mehdi
gelmiş gitmiş” diyerek müslümanların bu umutlarını kırmak büyük bir
vebaldir. Üstelik bu yanlış fikir müslümanlara zarar vermekle beraber din
düşmanlarının da işine gelmekte ve bu fikri din düşmanları desteklemektedir.
Bu bağlamda en çok Nur cemaatine mensup olanlar Bediüzzaman Hazretlerine
“Mehdi” demekte ve bu yüzden "Mehdi gelmiş geçmiştir"demektedirler.
Bu konuya özel bir paragraf açmamız gerekmektedir.
Önce Bediüzzaman Hazretleri mehdi
konusunda eserlerinde neler yazmış, ona bakmamız gerekir:
"Bu zamanda öyle fevkalade
hâkim cereyanlar var ki, her şeyi kendi hesabına aldığı için, faraza hakiki
beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu
Lahikası, 57)
Bediüzzaman Said Nursi,
"hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat" diyerek Mehdi'nin
henüz gelmediğini, Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı
devirden bir asır sonra geleceğini bildirmektedir.
"Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani Hz.
Mehdi ve şakirtleri (talebeleri), Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi
genişletir ve o tohumlar sünbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a
şükrederiz." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138- Kastamonu Lahikası, 72)
Üstad, Mehdi'nin kendisi olmadığını, kendisinden sonra
geleceğini, "Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a
şükrederiz." şeklinde belirterek açıklamıştır. Mehdi ve talebelerine
ancak bir zemin hazırlayabildiklerini belirtmiştir.
Bediüzzaman Hz. Mehdi'ye Zemin
Hazırlamıştır.
"O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkârı ve ona yer hazır edecek
bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdâr bir neferi olduğumu
zannediyorum." (Barla Lahikası, 162)
"O ileride gelecek acib şahsın" ifadesiyle Bediüzzaman açık bir
şekilde Mehdi'nin kendinden sonraki bir dönemde geleceğini haber
vermiştir.
Evet, Bediüzzaman Hazretleri
eserlerinde böyle yazmış. Hiç tevile yoruma ihtiyaç olmayacak şekilde açık olan
bu ifadelerden Bediüzzaman Hazretleri Mehdinin öncüsü ve ona zemin hazırlayan
pişdarı olduğunu, Beklenen mehdinin ise kendisinden sonra geleceğini açık bir
şekilde eserlerinde yazmıştır.
Demek bir kişiye Mehdi-i Azam
dendiği zaman;
1. Kendisi Seyyid midir?
2. kendisine tabi olan seyyidlerden
teşekkül etmiş bir ordusu var mıdır?
3. Hilafet bayrağını açmış ve
Âlem-i İslam'ı bir bayrak altında toplamış mıdır?
4. Hakimiyeti altında olan bölgede
Kur'an'ı tatbik etmiş midir?
5. İslam’ın nurunu söndürmek
isteyen kâfirler ile cihad yapmış mıdır ve milyonlar ordusu var mıdır?
6. Hatta kendisi en büyük bir
müçtehid olduğundan yeni içtihadlar yapmış mıdır ve O’nun zamanında sahabe
dönemi gibi bir dönem yaşanmış mıdır? Bakmak gerekir.
Elimize bu ölçüleri alıp
baktığımızda geçmişte böyle bir zatın gelmediğini ve böyle bir dönemin
yaşanmadığını görürüz.
Ancak 1924 yılında halifeliğin
kalkması ile başlayan Deccal dönemi 90 yıldır devam ettiğine ve son zamanlarda
en şaşaalı dönemini yaşadığına göre ve Âlem-i İslam'ın perişaniyeti ortada
olduğuna ve bütün umutlar da tükendiğine göre, Ahir zamanda beklenen büyük
mehdinin zuhur zamanının geldiğini söyleyebiliriz. Nitekim müslümanlar "Mehdi
yoktur” veya “Gelip geçmiştir" diye oyalanırken
büyük Deccal bütün dünyada öldürmek için Mehdiyi aramaktadır. Elbette onlar ne
yaparlarsa yapsınlar mehdinin gelişini engelleyemeyeceklerdir. Ve elbette
Allah nurunu tamamlayacaktır.
BEDİÜZZAMAN HZ.LERİ VE RİSALE-İ NURLAR
Bu konuda toplumumuzda ifrat ve
tefrit şeklinde fikirler vardır. Yani Bediüzzaman Hz.lerine özellikle Nur
cemaatine mensup olan pek çok kişi “Ahir zamanda beklenen büyük Mehdi” derken
toplumun büyük bir kısmı da ya O’nu sıradan bir âlim olarak görmekte veya hatta
O’na kızmaktadırlar. Dolayısıyla şimdi okuyacağınız şeyler sizin fikirlerinize
uymayabilir. Sizden istirhamımız önceki fikirlerinizi ve bildiklerinizi bir
kenara bırakarak yazılanları objektif olarak değerlendirmenizdir. Bizim
maksadımız “Hakkın hatırı alidir, başka şeylere feda olunmaz“ diyen Bediüzzaman
Hz.lerini dinleyerek hiç bir art niyet taşımadan hakikatleri ifade etmektir.
Bediüzzaman Hz.leri daha hayatta
iken bir kısım talebeleri O’na“Mehdi-i Azam” demişler ve günümüzde
de pek çok nur cemaatine mensup kişiler O’na “Mehdi-i Azam” demeye devam
etmektedirler. Üstad Hz.leri hayatta iken talebelerini bu fikirlerinden vaz
geçirmek için çok uğraşmış ancak onları bu fikirlerinden vaz geçirememiştir.
Bediüzzaman Hz.leri
eserlerinde “Bir adama Mehdi-i Azam dendiği zaman üç vazife akla gelir,
yanlış olur” ifadesi ile yukarıda yazdığımız vazifeleri yapmayan bir
kişiye “Mehdi-i Azam” demenin yanlış olacağını eserlerinde
yazmıştır. Kendisi o şartları taşımadığı için ısrarla beklenen Mehdi
olmadığını, o acip şahsın bir asır sonra ve kendisinden sonra geleceğini
eserlerinde yazmıştır.
Bediüzzaman Hz.leri beklenen büyük
Mehdi olmadığına göre acaba sıradan bir âlim midir?
Elbette Hayır…
Bediüzzaman Hz.leri Deccalın
karşısında mücadele etmiş olmasından anlaşılır ki o sıradan bir âlim değildir.
Deccal onu hapishaneden hapishaneye, mahkemeden mahkemeye sevk etmesinden,
öldürmek için 19 defa zehirlemesinden, yazdığı eserleri bulunduranları ve
okuyanları bile hapishanelere atmasından anlaşılıyor ki Bediüzzaman Hz.leri ve
beraberinde hizmet eden talebeleri Mehdiyet cereyanının temellerini atmışlar ve
büyük Mehdi’ye zemin hazırlamışlardır. Bediüzzaman Hz.leri eserlerinde bunu
açık olarak yazmış ve şöyle demiştir: “ .. ve anladık ki o nurani
zatlara zemin ihzar ediyoruz.” Barla Lahikası.
Bediüzzaman Hz.leri bugün nerede
ise dünyanın bütün dillerine çevrilen Risale-i Nur’lar ile İman ve islam’ın
hakikatlerini ispat etmiş ve hatta avamın imanlarının bile tahkiki olmasını
sağlamış ve küfür fikri ile ortaya çıkan deccallerin aklı hükmünde olan küfrün
belini kırmış ve manen deccalleri öldürmüş, yani küfür fikrini darmadağın
etmiştir. Artık günümüzde inançsız olduğunu söylemek gülünç hale gelmiştir.
Dolayısıyla nasıl ki deccaliyet
1924 yılında başlamış bir süreçtir ve halâ devam etmektedir. Mehdiyet te bir
cereyandır. Mehdiyet Bediüzzaman Hz.lerinin küçük deccal veya Süfyan ile
mücadelesi ile başlamış, yazdığı Nur risaleleri ile deccaliyetin beyni olan
küfür fikrinin yıkılması ve deccallerin manen öldürülmesi ile sonuçlanmış ve mehdiyetin
birinci bölümü başarı ile sonuçlanmıştır.
Şimdi zemin büyük Mehdi için
hazırdır. Ve O dönem gelmiştir denebilir. Zira kılıç kınından çıkmış ve cihad
dönemi başlamıştır. Bu kılıç Deccal’ın şahsı bizzat İsa aleyhisselam’ın
şahsı tarafından öldürülene kadar devam edecektir.
İSA ALEYHİSSELAM
İsa Aleyhisselam'ın yeryüzüne
tekrar gelişi konusunda da malesef çok farklı ve yanlış fikirler gündemdedir.
Bazıları İsa Aleyhisselam'ın peygamber olmasından dolayı ve son peygamber de
gelip gittiğinden dolayı İsa Aleyhisselam'ın tekrar dünyaya gelmesinin
mümkün olmadığını söylemektedirler. Bu yüzden bir kısım insanlar
“İsa Aleyhisselam'ın kendisi değil de şahs-ı manevisigelecek”
demektedirler.
Aslında aşağıdaki hadislerde de
belirtildiği gibi İsa Aleyhisselam yeryüzüne tekrar peygamber olarak
gelmeyecektir. Kur'an'ı tatbik etmek üzere adil bir hâkim olarak gelecektir.
Peygamberimizin Aleyhissalatu Vesselam ümmeti olacaktır.
İkinci bir husus bütün peygamberler
önce hayatlarının velayet dönemini yaşamışlar daha sonra ise peygamber olarak
görevlendirilmişlerdir.
İsa Aleyhisselam ise
bundan hariçtir. O peygamber olarak dünyaya gelmiş ve velayet dönemini
yaşamamıştır. İşte o hayatında eksik olan velayet dönemini semadan indiğinde
yaşayacaktır.
Dolayısıyla İsa Aleyhisselam'ın
gelmesinde peygamberimize Aleyhissalatu Vesselam ümmet olmasında,
hayatının velayet dönemini yaşamasında ve adil bir hükümdar olarak görev
yapmasında hiç bir engel yoktur.
“İsa Aleyhisselam kendisi
gelmeyecek, şahs-ı manevisi gelecek" diyenlere gelince: Bu sözü
söyleyenler şahs-ı manevinin ne olduğunu bilmeyenlerdir. Şahs-ı manevi bir yere
gitmez ki gelsin. İkincisi, şahs-ı manevi bir temsilcisi olmazsa iş göremez.
Dolayısıyla şahs-ı manevinin ne olduğunu bilmeyenler böyle yanlış şeyler
söylemektedirler. Şahs-ı manevi ile ilgili geniş izahı aşağıdaki adrese giderek
bulabilirsiniz.
www.sahsimanevinedir.blogspot.com
İsa Aleyhisselam'ın gökten
nüzulu ile ilgili olarak peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam ne
demiş önce ona bakalım.
Ebu Hureyre (r.a.)den Resulullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu dediği rivayet edilmiştir:
Hayatım yed'i kudretinde olan
Allah'a yemin ederim ki, muhakkak yakında İbn-i Meryem, Muhammed ümmeti
arasında (Muhammedi) bir hâkim-i adil olarak (gökten yere) inecektir. (O)
salibi (haçı) kıracak, hınzırı katl edecek, (zımmilerden) cizyeyi kaldıracak,
mal çoğalacak hatta kimse mal kabul etmez olacak. (Sahih-i Buhari
Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Hadis No: 1018, Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1986, c. 6, s. 532)
243-..........: Ebu Hureyre (r.a.)
dedi ki: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah' a yemin ediyorum,
Meryem oğlu, adil bir hâkim olarak muhakkak inecek, haçı muhakkak kıracak,
domuzu muhakkak öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizye
vergisini muhakkak kaldıracaktır. (O zaman) genç dişi develer muhakkak terk
olunacak, onlara rağbet edilmeyecek, bütün düşmanlıklar, buğzlaşmalar ve
hasedleşmeler muhakkak zail olup gidecektir. O, muhakkak mala çağıracak fakat
malı hiçbir kimse kabul etmeyecektir." (Sahih-i Müslim ve
Tercemesi, Mütercim: Mehmed Sofuoğlu, İrfan Yayınevi, İstanbul 1967, c. 1, s.
207)
Hadis-i şeriflerden anlaşıldığı
üzere İsa Aleyhisselam Mehdi Aleyhisselam'ın son zamanlarında semadan
inecek ve mehdiye tabi olacaktır. İsa Aleyhisselam Mehdi Aleyhisselam'ın
vefatından sonra başa geçecek ve büyük Deccal’ın şahsı bizzat
İsa Aleyhisselam'ın şahsı tarafından öldürülecektir. Bediüzzaman Hz.leri
bu konuda Şualar isimli eserinde şöyle demiştir.
"“İkinci vechi şudur ki: Şahs-ı İsa Aleyhisselâmın kılıncı ile maktûl olan
şahs-ı Deccalın...."
Büyük Deccal’ın şahsı, şahs-ı
İsa Aleyhisselam tarafından öldürüldükten sonra dünya tam bir İslami dönem yaşayacak
yeryüzü adalet ile dolacak, kurt ile kuzu yan yana gezecektir.
İsa Aleyhisselam'ın vefatından sonra ise tekrar bu
kâfirler kuvvet bulacaklar ve hâkimiyyeti ele geçireceklerdir. O zamandan sonra
artık onlara bir "dur" diyen de olmayacaktır. Bu yüzden tam bir
hayvani ve nefsani hayat yaşayacaklar ve sokaklarda çiftleşeceklerdir.
Neticede başlarına dünyanın
yıkılmasını hak edecekler ve o zaman kıyamet bu kâfirlerin başlarına
kopacaktır.
Bütün bu yazdıklarımız "illa
böyle olacaktır" şeklinde anlaşılmamalıdır. Bizim okuduklarımızdan,
olayların gidişini incelediğimizde çıkardığımız sonuç budur. Her şeyin en
doğrusunu Allah bilir. Hata kusur var ise o bizim nefsimize aittir. Vel ılmü
ındellah, La yağlemül gaybe illallah.
13 Ocak 2015 Salı
Mehdi-i Azam ve İsa as geldi mi?
MEHDİ-İ AZAM
Mehdi-i Azam meselesi ahir zamanın
en büyük hadiselerinden biridir. Özellikle Mehdi-i Azam diyorum. Çünkü mehdi
misal zatlar pek çokturlar ve önceden pek çok mehdi misal zatlar gelip
geçmişlerdir. Bu zatlar Ümmet-i Muhammed'in en sıkıntılı zamanlarında gelmişler,
dine sokulmaya çalışılan batıl fikirleri ve dinde olmayan bid'atleri ortaya
koyup izale etmişler ve milyonlarca Müslüman’ı irşad etmişler ve sırat-ı
müstakim yolunu göstermişlerdir. Bu zatların eserleri kütüphanelerimizde
mevcuttur. Bu yüzden böyle büyük zatları gören bir kısım insanlar "Mehdi
gelip geçmiştir" demişlerdir.
Günümüzde mehdi konusunda farklı
fikirler mevcuttur. Özellikle toplumun önünde bulunan hocalar ve âlimler bu
konuda farklı fikirlere sahiptirler. Kimileri "Mehdi gelecektir,
daha gelmemiştir" derken bir kısmı da "Gelmiş
geçmiştir" demektedirler. Hatta bir kısmı da "Mehdi
diye bir şey yoktur, bu uydurmadır" demektedirler.
O zaman mehdi konusunda
Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam ne demiş önce ona bakmalıyız.
(4086) "...Said bin el-Müseyyeb (r.a.)'den; şöyle demiştir:
Biz (mü'minlerin anası) Ümmü Seleme
(r.a.)'nın yanında idik. Bir ara Mehdi hakkında müzakere yaptık. Bunun
üzerine Ümmü Seleme (r.a.): Ben, Resulullah (s.a.v.)'den işittim, buyurdu ki:
Mehdi (kızım) Fatıma'nın veled (nesl) indendir." (Sünen-i İbni
Mace Kitabü-l'fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim:
Haydar Hatipoğlu, Bab: 34; s. 349)
(4087) "...Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir:
Ben, Resulullah (s.a.v.)'den
işittim, buyurdu ki: Biz Abdulmüttalib'in çocukları cennet halkının
büyükleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Ca'fer, Hasan Hüseyin ve Mehdi." (Sünen-i
İbni Mace Kitabü-l'fiten Tercemesi ve Şerhi- Kahraman Neşriyat, cilt 10,
Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab: 34; s. 349)
4283...Ali (b. Ebi Tabil) (r.a.)'dan; Resulullah (s.a.v.)'in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir.
Dünyanın ömründen sadece bir gün
kalsa bile, Allah (c.c.) benim ehl-i beytimden bir adam gönderecektir. O
dünyayı, (daha önce) zulümle olduğu gibi, Adaletle dolduracaktır (Süneni
Ebu Davud Terceme ve şerhi cilt. 14, Şamil yayıncılık, K. el-Mehdi (35), s.
402)
246-..........: Ebu Hureyre (r.a.)’den: Resulullah
(s.a.v.): "Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği ve sizden
(birini) imam yaptığı zaman haliniz nasıl olacaktır?" buyurdu. (Sahih-i
Müslim ve Tercemesi, Mütercim: Mehmed Sofuoğlu, İrfan Yayınevi, İstanbul 1972,
c. 1, s. 208)
Ebu Said El-Hudri (r.a.) den rivayet edilmiştir; dedi ki:
"Peygamberimizden sonra bir hadise baş göstermesinden korktuk ve
Resulullah' (s.a.v.)a sorduk, buyurdu ki:
Ümmetimde Mehdi vardır; çıkacak ve
beş veya yedi veya dokuz -şübhe eden, ravilerden Zeydi'dir- yaşayacaktır."
Ebu Said diyor ki: "Bu müddet
nedir?" diye sorduk ve Rasul- i Ekrem "senedir!" buyurdu.
4283...Ali (b. Ebi Tabil) (r.a.)'dan; Resulullah (s.a.v.)'in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir.
Dünyanın ömründen sadece birgün
kalsa bile, Allah (c.c.) benim ehl-i beytimden bir adam
gönderecektir. O dünyayı, (daha önce) zulümle olduğu gibi, Adaletle
dolduracaktır (Süneni Ebu Davud Terceme ve şerhi cilt. 14, Şamil
yayıncılık, K. el-Mehdi (35), s. 402).
Görüldüğü üzere
peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam hiç şek ve şüpheye mahal
vermeyecek şekilde Mehdi'nin ahir zamanda geleceğini haber vermiştir.
Burada bir parantez açarsak;
Günümüzde güya dini hassasiyeti yüksek bir kısım şahıslar hadislere dil
uzatmaktalar ve kendi kafalarına uymayan yüz binlerce hadise "hadis
değildir" deme cesaretini göstermektedirler. Hâlbuki istikametli
olan büyük İslam alimleri ittifakla "Buhari ve Müslim'den bir
hadis okumak aynen peygamberimizden Aleyhissalatu Vesselam duymak
gibidir"demişlerdir. Buna rağmen günümüzde Buhari ve Müslim
hadislerine bile dil uzatanlar görülmektedir. Bu şahıslar en hafif tabirle çok
saftırlar veya bunların arkasında dini bozmak isteyen kişiler bulunmaktadır.
Zira hadisler olmadan, sünnetler bilinmeden din olmaz. Çünkü Ku’an’da namazın
nasıl kılınacağı, zekatın hangi maldan ne kadar verileceği gibi meseleler yoktur.
Onları peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam fiilen yaparak göstermiştir.
Dolayısıyla hadisleri dinlemezsen nasıl namaz kılacağını da bilemezsin, hangi
maldan ne kadar zekat vereceğini de.
İşte bu dini bozmak isteyenler
hadisleri yok saymak için ellerinden geleni yapmaktadırlar ki ortada din
kalmasın. Heyhat!.. Ümmet-i Muhammed'in gözleri açılmıştır ve böyle sapıklara
artık geçit yoktur.
Konumuza dönecek olursak kesin olan
şudur. Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam mehdinin geleceğini haber
vermiştir.Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam her ne ki haber
vermişse bu güne kadar olmuştur ve bundan sonraki zamanlar için de verdiği
haberler bir bir gerçekleşecektir.
Mehdi-iAzam geleceğine göre olay
nasıl cereyan edecektir?
Okuduğumuz kitaplardan ve günümüz
olaylarının gidişinden çıkardığımız sonuç şudur;
1. Mehdi meselesi dünya çapında
cereyan edecek ahir zamanın en büyük hadiselerinden biridir.
2. Mehdi dünyayı adaletle
dolduracağına göre, adaletle doldurmak ancak Kur'an'ın tatbiki ile mümkün
olacağından demek o zat dünya çapında Kur'an'ı tatbik edecektir.
3. Mehdi'den önce dünya zulüm ile
dolu olacağına göre demek Mehdi'den önce dünyada Kur'an tatbik edilmeyecektir.
4. Mehdi'den önce Kur'an'ın
tatbikini yasaklayacak ve dünyayı zulüm ile dolduracak kişiler Deccallerdir.
5. Demek Deccal dönemi Mehdiden önce olacak ve Mehdi zamanında devam edecek
ve İsa Aleyhisselam zamanında Deccalın öldürülmesi ile Deccal dönemi
bitecektir.
6. Mehdi'nin
geliş zamanı Deccal döneminin en şaşaalı olduğu, Kur'an'ın tatbikinin Mekke ve
Medine şehirleri hariç bütün dünyada yasaklandığı, nefsani bir hayatın bütün
dünyada yaşandığı ve Âlem-i İslam'ın ve müslümanların çaresiz kaldıkları bir
zamanda olacaktır. Mehdi bütün umutların kırıldığı bir zamanda çıkacaktır.
Mehdi-i Azam
elbette sıradan bir kişi olmayacaktır. O en büyük bir mürşid, en büyük bir
müçtehid, en büyük bir mehdi, kutbu azam, en büyük bir komutan ve halife-i arz
olacaktır. Milyonlarca insanı irşad edip hidayetlerine vesile olacak, günümüzde
gelişen yeni olaylara göre içtihadlar yapacak, büyük ihtimal dört büyük mezhebi
birleştirecek ve O'nun zamanında sahabe dönemi gibi bir dönem yaşanacaktır. O
aynı zamanda en büyük bir komutan ve devlet başkanı olacaktır.
Mehdi’nin Çıkışı veya Zuhuru Nasıl Olacaktır?
Hadis-i
şeriflere göre Mehdi'nin çıkışı dünyanın zulüm ile dolduğu bir zamanda
olacaktır. Buradan anladığımıza göre Mehdi Deccal döneminin en şaşaalı olduğu,
Âlem-i İslam'ın perişan bir durumda olduğu ve Müslümanların da kurtuluş için
bir umutlarının kalmadığı bir zamanda olacaktır. En nihayet yaşanan büyük
olaylar ve zulümlere karşı ehli hamiyet feveran edecek ve onların başına Mehdi
geçecektir. Önce kendisine seyyidler tabi olacaktır. Mehdi'nin ilk ordusu
seyyidlerden oluşacak, daha sonra diğer Müslümanlar bu orduya katılacaktır.
Bu şekilde
başlarında Mehdi olduğu halde meydana gelen bu ordu İslam’ın bayrağını çekecek
ve mehdi de halifeliğini ilan edecektir. İlk icraat hemen hâkimiyet kurdukları
bölgede Kur'an'ı tatbik etmek olacaktır. Deccaller nasıl ki kendisinden önce
dünya çapında Kur'an'ın tatbikini yasakladılarsa Mehdi de Kur'an'ı tatbik
edecek ve müslümanların Allah'ın emir ve yasaklarına göre yaşamalarını
emredecek ve onları buna zorlayacaktır. Elbette bu durumda İslam’ın nurunu
söndürmek isteyen ve Kur'an'ın tatbikine karşı gelecek olanlar olacaktır. İşte
Mehdi onlarla cihad yapacaktır.
Öyleyse Mehdi
de şu vasıflar olacaktır.
1. Kendisi
Seyyid olup halifeliğini ilan edecek ve İslam bayrağını açacaktır.
2. Kendisine ilk olarak seyyidler
tabi olacak, yani ilk ordusu seyyidlerden oluşacaktır.
3. İslam ülkelerini bir bayrak
altında toplayacaktır.
4. Hâkimiyetini kurduğu
bölgelerde Kur'an'ı tatbik edecektir.
5. Kur'an'ın tatbikine karşı çıkan
kâfirler ile cihad yapacaktır. Yani Deccal döneminde terk edilen cihad yeniden
başlayacaktır.
Mehdinin yapacakları ana hatları
ile bunlardır. Şimdi geçmişe bu ölçüleri elimize alarak bakacağız.
Tarihe baktığımızda Âlem-i İslam'da
ve dünyada henüz böyle bir dönemin yaşanmadığı açıktır. Böyle bir zat
gelmediğine ve böyle bir dönem de yaşanmadığına göre demek ümmetin ahir zamanda
beklediği Mehdi-i Azam henüz gelmemiştir. Dolayısıyla "Mehdi
gelmiş geçmiştir"diyenler hem kendileri yanılmakta ve hem de Müslümanları
yanıltmaktadırlar.
Ümmet-i Muhammed'in bir tek umudu kalmıştır; o da mehdidir."Mehdi
gelmiş gitmiş” diyerek müslümanların bu umutlarını kırmak büyük bir
vebaldir. Üstelik bu yanlış fikir müslümanlara zarar vermekle beraber din
düşmanlarının da işine gelmekte ve bu fikri din düşmanları desteklemektedir.
Bu bağlamda en çok Nur cemaatine mensup olanlar Bediüzzaman Hazretlerine
“Mehdi” demekte ve bu yüzden "Mehdi gelmiş geçmiştir"demektedirler.
Bu konuya özel bir paragraf açmamız gerekmektedir.
Önce Bediüzzaman Hazretleri mehdi
konusunda eserlerinde neler yazmış, ona bakmamız gerekir:
"Bu zamanda öyle fevkalade
hâkim cereyanlar var ki, her şeyi kendi hesabına aldığı için, faraza hakiki
beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat dahi bu zamanda gelse... (Kastamonu
Lahikası, 57)
Bediüzzaman Said Nursi,
"hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zat" diyerek Mehdi'nin
henüz gelmediğini, Müslümanlar tarafından beklendiğini ve kendi yaşadığı
devirden bir asır sonra geleceğini bildirmektedir.
"Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani Hz.
Mehdi ve şakirtleri (talebeleri), Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi
genişletir ve o tohumlar sünbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a
şükrederiz." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138- Kastamonu Lahikası, 72)
Üstad, Mehdi'nin kendisi olmadığını, kendisinden sonra geleceğini, "Bizler
de kabrimizde seyredip Allah'a şükrederiz." şeklinde belirterek
açıklamıştır. Mehdi ve talebelerine ancak bir zemin hazırlayabildiklerini
belirtmiştir.
Bediüzzaman Hz. Mehdi'ye Zemin
Hazırlamıştır.
"O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkârı ve ona yer hazır edecek
bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdâr bir neferi olduğumu
zannediyorum." (Barla Lahikası, 162)
"O ileride gelecek acib şahsın" ifadesiyle Bediüzzaman açık bir
şekilde Mehdi'nin kendinden sonraki bir dönemde geleceğini haber vermiştir.
Evet, Bediüzzaman Hazretleri
eserlerinde böyle yazmış. Hiç tevile yoruma ihtiyaç olmayacak şekilde açık olan
bu ifadelerden Bediüzzaman Hazretleri Mehdinin öncüsü ve ona zemin hazırlayan
pişdarı olduğunu, Beklenen mehdinin ise kendisinden sonra geleceğini açık bir
şekilde eserlerinde yazmıştır.
Demek bir kişiye Mehdi-i Azam
dendiği zaman;
1. Kendisi Seyyid midir?
2. kendisine tabi olan seyyidlerden
teşekkül etmiş bir ordusu var mıdır?
3. Hilafet bayrağını açmış ve
Âlem-i İslam'ı bir bayrak altında toplamış mıdır?
4. Hakimiyeti altında olan bölgede
Kur'an'ı tatbik etmiş midir?
5. İslam’ın nurunu söndürmek
isteyen kâfirler ile cihad yapmış mıdır ve milyonlar ordusu var mıdır?
6. Hatta kendisi en büyük bir
müçtehid olduğundan yeni içtihadlar yapmış mıdır ve O’nun zamanında sahabe
dönemi gibi bir dönem yaşanmış mıdır? Bakmak gerekir.
Elimize bu ölçüleri alıp
baktığımızda geçmişte böyle bir zatın gelmediğini ve böyle bir dönemin yaşanmadığını
görürüz.
Ancak 1924
yılında halifeliğin kalkması ile başlayan Deccal dönemi 90 yıldır devam
ettiğine ve son zamanlarda en şaşaalı dönemini yaşadığına göre ve Âlem-i
İslam'ın perişaniyeti ortada olduğuna ve bütün umutlar da tükendiğine göre, Ahir
zamanda beklenen büyük mehdinin zuhur zamanının geldiğini söyleyebiliriz.
Nitekim müslümanlar "Mehdi yoktur” veya “Gelip
geçmiştir" diye oyalanırken büyük Deccal bütün dünyada öldürmek
için Mehdiyi aramaktadır. Elbette onlar ne yaparlarsa yapsınlar mehdinin
gelişini engelleyemeyeceklerdir. Ve elbette Allah nurunu tamamlayacaktır.
BEDİÜZZAMAN HZ.LERİ VE RİSALE-İ NURLAR
Bu konuda
toplumumuzda ifrat ve tefrit şeklinde fikirler vardır. Yani Bediüzzaman
Hz.lerine özellikle Nur cemaatine mensup olan pek çok kişi “Ahir zamanda
beklenen büyük Mehdi” derken toplumun büyük bir kısmı da ya O’nu sıradan bir
âlim olarak görmekte veya hatta O’na kızmaktadırlar. Dolayısıyla şimdi
okuyacağınız şeyler sizin fikirlerinize uymayabilir. Sizden istirhamımız önceki
fikirlerinizi ve bildiklerinizi bir kenara bırakarak yazılanları objektif
olarak değerlendirmenizdir. Bizim maksadımız “Hakkın hatırı alidir, başka
şeylere feda olunmaz“ diyen Bediüzzaman Hz.lerini dinleyerek hiç bir art niyet
taşımadan hakikatleri ifade etmektir.
Bediüzzaman
Hz.leri daha hayatta iken bir kısım talebeleri O’na“Mehdi-i Azam” demişler
ve günümüzde de pek çok nur cemaatine mensup kişiler O’na “Mehdi-i Azam” demeye
devam etmektedirler. Üstad Hz.leri hayatta iken talebelerini bu fikirlerinden
vaz geçirmek için çok uğraşmış ancak onları bu fikirlerinden vaz
geçirememiştir.
Bediüzzaman
Hz.leri eserlerinde “Bir adama Mehdi-i Azam dendiği zaman üç vazife
akla gelir, yanlış olur” ifadesi ile yukarıda yazdığımız vazifeleri
yapmayan bir kişiye “Mehdi-i Azam” demenin yanlış olacağını
eserlerinde yazmıştır. Kendisi o şartları taşımadığı için ısrarla beklenen
Mehdi olmadığını, o acip şahsın bir asır sonra ve kendisinden sonra geleceğini
eserlerinde yazmıştır.
Bediüzzaman
Hz.leri beklenen büyük Mehdi olmadığına göre acaba sıradan bir âlim midir?
Elbette Hayır…
Bediüzzaman
Hz.leri Deccalın karşısında mücadele etmiş olmasından anlaşılır ki o sıradan
bir âlim değildir. Deccal onu hapishaneden hapishaneye, mahkemeden mahkemeye
sevk etmesinden, öldürmek için 19 defa zehirlemesinden, yazdığı eserleri
bulunduranları ve okuyanları bile hapishanelere atmasından anlaşılıyor ki
Bediüzzaman Hz.leri ve beraberinde hizmet eden talebeleri Mehdiyet cereyanının
temellerini atmışlar ve büyük Mehdi’ye zemin hazırlamışlardır. Bediüzzaman
Hz.leri eserlerinde bunu açık olarak yazmış ve şöyle demiştir: “ .. ve
anladık ki o nurani zatlara zemin ihzar ediyoruz.” Barla Lahikası.
Bediüzzaman
Hz.leri bugün nerede ise dünyanın bütün dillerine çevrilen Risale-i Nur’lar ile
İman ve islam’ın hakikatlerini ispat etmiş ve hatta avamın imanlarının bile
tahkiki olmasını sağlamış ve küfür fikri ile ortaya çıkan deccallerin aklı
hükmünde olan küfrün belini kırmış ve manen deccalleri öldürmüş, yani küfür
fikrini darmadağın etmiştir. Artık günümüzde inançsız olduğunu söylemek gülünç
hale gelmiştir.
Dolayısıyla
nasıl ki deccaliyet 1924 yılında başlamış bir süreçtir ve halâ devam
etmektedir. Mehdiyet te bir cereyandır. Mehdiyet Bediüzzaman Hz.lerinin küçük
deccal veya Süfyan ile mücadelesi ile başlamış, yazdığı Nur risaleleri ile
deccaliyetin beyni olan küfür fikrinin yıkılması ve deccallerin manen
öldürülmesi ile sonuçlanmış ve mehdiyetin birinci bölümü başarı ile
sonuçlanmıştır.
Şimdi zemin
büyük Mehdi için hazırdır. Ve O dönem gelmiştir denebilir. Zira kılıç kınından
çıkmış ve cihad dönemi başlamıştır. Bu kılıç Deccal’ın şahsı bizzat İsa
aleyhisselam’ın şahsı tarafından öldürülene kadar devam edecektir.
İSA
ALEYHİSSELAM
İsa
Aleyhisselam'ın yeryüzüne tekrar gelişi konusunda da malesef çok farklı ve
yanlış fikirler gündemdedir. Bazıları İsa Aleyhisselam'ın peygamber olmasından
dolayı ve son peygamber de gelip gittiğinden dolayı İsa Aleyhisselam'ın
tekrar dünyaya gelmesinin mümkün olmadığını söylemektedirler. Bu yüzden bir
kısım insanlar “İsa Aleyhisselam'ın kendisi değil de şahs-ı
manevisigelecek” demektedirler.
Aslında
aşağıdaki hadislerde de belirtildiği gibi İsa Aleyhisselam yeryüzüne
tekrar peygamber olarak gelmeyecektir. Kur'an'ı tatbik etmek üzere adil bir
hâkim olarak gelecektir. Peygamberimizin Aleyhissalatu Vesselam ümmeti
olacaktır.
İkinci bir
husus bütün peygamberler önce hayatlarının velayet dönemini yaşamışlar daha
sonra ise peygamber olarak görevlendirilmişlerdir.
İsa Aleyhisselam ise
bundan hariçtir. O peygamber olarak dünyaya gelmiş ve velayet dönemini
yaşamamıştır. İşte o hayatında eksik olan velayet dönemini semadan indiğinde
yaşayacaktır.
Dolayısıyla
İsa Aleyhisselam'ın gelmesinde peygamberimize Aleyhissalatu Vesselam ümmet
olmasında, hayatının velayet dönemini yaşamasında ve adil bir hükümdar olarak
görev yapmasında hiç bir engel yoktur.
“İsa
Aleyhisselam kendisi gelmeyecek, şahs-ı manevisi gelecek" diyenlere
gelince: Bu sözü söyleyenler şahs-ı manevinin ne olduğunu bilmeyenlerdir.
Şahs-ı manevi bir yere gitmez ki gelsin. İkincisi, şahs-ı manevi bir temsilcisi
olmazsa iş göremez. Dolayısıyla şahs-ı manevinin ne olduğunu bilmeyenler böyle
yanlış şeyler söylemektedirler. Şahs-ı manevi ile ilgili geniş izahı aşağıdaki
adrese giderek bulabilirsiniz.
www.sahsimanevinedir.blogspot.com
İsa Aleyhisselam'ın gökten
nüzulu ile ilgili olarak peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam ne
demiş önce ona bakalım.
Ebu Hureyre (r.a.)den Resulullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu dediği rivayet edilmiştir:
Hayatım yed'i kudretinde olan
Allah'a yemin ederim ki, muhakkak yakında İbn-i Meryem, Muhammed ümmeti
arasında (Muhammedi) bir hâkim-i adil olarak (gökten yere) inecektir. (O)
salibi (haçı) kıracak, hınzırı katl edecek, (zımmilerden) cizyeyi kaldıracak,
mal çoğalacak hatta kimse mal kabul etmez olacak. (Sahih-i Buhari
Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Hadis No: 1018, Diyanet İşleri
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1986, c. 6, s. 532)
243-..........: Ebu Hureyre (r.a.)
dedi ki: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah' a yemin ediyorum,
Meryem oğlu, adil bir hâkim olarak muhakkak inecek, haçı muhakkak kıracak,
domuzu muhakkak öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizye
vergisini muhakkak kaldıracaktır. (O zaman) genç dişi develer muhakkak terk
olunacak, onlara rağbet edilmeyecek, bütün düşmanlıklar, buğzlaşmalar ve
hasedleşmeler muhakkak zail olup gidecektir. O, muhakkak mala çağıracak fakat
malı hiçbir kimse kabul etmeyecektir." (Sahih-i Müslim ve
Tercemesi, Mütercim: Mehmed Sofuoğlu, İrfan Yayınevi, İstanbul 1967, c. 1, s.
207)
Hadis-i şeriflerden anlaşıldığı
üzere İsa Aleyhisselam Mehdi Aleyhisselam'ın son zamanlarında semadan
inecek ve mehdiye tabi olacaktır. İsa Aleyhisselam Mehdi Aleyhisselam'ın
vefatından sonra başa geçecek ve büyük Deccal’ın şahsı bizzat
İsa Aleyhisselam'ın şahsı tarafından öldürülecektir. Bediüzzaman Hz.leri
bu konuda Şualar isimli eserinde şöyle demiştir.
"“İkinci vechi şudur ki: Şahs-ı İsa Aleyhisselâmın kılıncı ile maktûl olan
şahs-ı Deccalın...."
Büyük Deccal’ın şahsı, şahs-ı
İsa Aleyhisselam tarafından öldürüldükten sonra dünya tam bir İslami dönem yaşayacak
yeryüzü adalet ile dolacak, kurt ile kuzu yan yana gezecektir.
İsa Aleyhisselam'ın vefatından sonra ise tekrar bu
kâfirler kuvvet bulacaklar ve hâkimiyyeti ele geçireceklerdir. O zamandan sonra
artık onlara bir "dur" diyen de olmayacaktır. Bu yüzden tam bir
hayvani ve nefsani hayat yaşayacaklar ve sokaklarda çiftleşeceklerdir.
Neticede başlarına dünyanın
yıkılmasını hak edecekler ve o zaman kıyamet bu kâfirlerin başlarına
kopacaktır.
Bütün bu yazdıklarımız "illa
böyle olacaktır" şeklinde anlaşılmamalıdır. Bizim okuduklarımızdan,
olayların gidişini incelediğimizde çıkardığımız sonuç budur. Her şeyin en
doğrusunu Allah bilir. Hata kusur var ise o bizim nefsimize aittir. Vel ılmü
ındellah, La yağlemül gaybe illallah.